29 Eylül 2007 Cumartesi

Bereket

ADAMIN BİRİ yaşadığı devre göre küçümsenmeyecek bir gelire sahip olmasına rağmen, yine de geçim sıkıntısı çekiyormuş. Her zaman yedi altın alan adamcağız, ne yapıp ettiyse gelirini önce sekiz, sonra dokuz, derken on altına çıkarmayı başarmış.
Ama nafile...
Altınlar arttıkça, adamın geçim derdi azalacağına daha da çoğalıyormuş.
Zavallı adam ümitsizlik içinde kıvranırken, aklına o civarda bulunan ulu kişilerden birine danışmak gelmiş ve utana sıkıla huzura çıkıp derdini anlatmış.
Bilge kişi, onu dinledikten sonra:
"Şimdi on altın alıyorsan, bir dahaki ay dokuza in" demiş. "Yine de olmuyorsa, daha da azalt gelirini.
"Bu sözler, adamın aklına hiç mi hiç yatmamış. Yatmamış ama, 'heralde bir bildiği vardır' deyip önce dokuz, sonra sekiz, derken altı altına kadar azaltmış gelirini. Bir de bakmış ki, o ay eline geçen para ötekilerden az olduğu halde fazla fazla yetiyormuş.
Adamcağız hayretler içinde tekrar o ulu kişiye koşup:
"Efendim," diye sormuş, "bu ne iştir ki, on altınla geçinemezken altı altınla krallar gibi yaşıyorum?"
"Evlat" demiş bilge, "yaptığın işin karşılığı altı altınlık idi. İşin içine haketmediğin para da karışınca, bereket gidiyordu. Şimdi, tamamen helalinden kazandığın için, bereketini görüyorsun."

(Dr. Hayri Bilecik)

Hiç yorum yok:

 
Müzik indir | Film indir |